23 Şubat 2009 Pazartesi

Kullanıcı Arayüzü Üzerine

Kuşkusuz kullanıcı penceresinden baktığımızda, bir programın kullanıp kullanılmayacağını en önemli ölçüde etkileyen etme kullanıcı arayüzünün dizaynıdır. Tıpkı günlük ilişkilerimizde karşımızdaki kişinin görünümünün iletişimimizi ilk olarak ve doğrudan etkilediği gibi, kullanıcı arayüzü de programla kullanıcı iletişimini belirler.

Bembeyaz bir sayfa, renkli 6 adet harf. Milyondolarlar düzeyinde servetin bu kadar basit bir sebebi olduğunu söylemek zor değil. "Google" dan bahsediyorum tahmin ettiğiniz gibi. Kullanıcının kendine dost edindiği bu sempatik profesör, bir arama motoruyken, şimdi hayatımızı her alanda kolaylaştırmakta. Ve hala bembeyaz sayfa üzerinde 6 adet harf, fazla bir şey değil. Rahat, renkli bir tişört giymiş, altında şortu ve sandaletiyle bizimle iletişime geçen bir dost google. Üstelik bütün sorularımıza cevap vermekte. Haliyle kendimizi hep yakın hissediyoruz.

Bir başka örnek şimdi; Adobe Photoshop, kötü çekilmiş hiç bir sanat eseri niteliği taşımayan fotoğrafları bile birer şahasere dönüştürme yeteneğine sahip program ilk açtığımızda korkutucu bir arayüze sahip. Paletlerin çokluğu, yapabiliceğiniz işlem sınırının çok çok uzaklarda olduğunu göstermekte. Takım elbisesini giymiş genç iş adamımız, dinamizmiyle bizim emrimizde. O bir dost değil, o bir iş arkadaşı, o daima yanınızda olduğunu hissedebiliceğiniz bir yardımcı.

Verdiğim örneklerde anlatmaya çalıştığım nokta basit aslında. Her kullanıcı arayüz dizaynının bir ruhu var. Kullanıcı açısından bakıldığında, aslında programla iletişimini ve ilişkisini design birebir etkilemekte. Designer açısından baktığımızda ise, programı veya siteyi ve bunların amaçlarını doğru tesbit etmek sanırım dizayna başlamadan önce ilk analiz edilmesi gerekenler. Doğru bir site analizi, ve doğru bir gerçek hayat simülasyonuyla, gerek site gerekse program kullanıcı arayüzü tasarlamak çok daha kolay olsa gerek.

Dizayn hazırlıkları diyebiliriz sanırım.

Hiç yorum yok: